İŞ VE SOSYAL GÜVENLİK HUKUKU: TEMEL KAVRAMLAR VE UYGULAMA
1. GİRİŞ
İş ve sosyal güvenlik hukuku, iş ilişkilerini ve çalışanların sosyal güvenlik haklarını düzenleyen hukuk dalıdır. İş hukuku, bireysel ve toplu iş ilişkilerini düzenlerken, sosyal güvenlik hukuku, çalışanların sosyal risklere karşı korunmasını sağlayan kuralları içerir. Türkiye’de bu hukuk alanı, 4857 sayılı İş Kanunu, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve ilgili diğer mevzuatlar çerçevesinde düzenlenmektedir.
Bu çalışmada, iş ve sosyal güvenlik hukukunun temel kavramları ele alınacak, iş hukukundan ve sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davalar sıralanarak, her biri hakkında kısa açıklamalar yapılacaktır.
2. İŞ HUKUKU VE TEMEL KAVRAMLAR
İş hukuku, işçi ve işveren arasındaki ilişkileri düzenleyen hukuk dalıdır. Bu çerçevede temel kavramlar şunlardır:
İşçi: Bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan kişi (İş Kanunu md. 2).
İşveren: İşçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişi (İş Kanunu md. 2).
İş Sözleşmesi: İşçi ile işveren arasındaki çalışma ilişkisini düzenleyen sözleşme (İş Kanunu md. 8).
Fesih: İş sözleşmesinin işçi veya işveren tarafından sona erdirilmesi.
Kıdem ve İhbar Tazminatı: İşçinin belirli şartlar altında iş sözleşmesinin sona erdirilmesi durumunda alacağı tazminat.
3. SOSYAL GÜVENLİK HUKUKU VE TEMEL KAVRAMLAR
Sosyal güvenlik hukuku, çalışanların sosyal risklere karşı korunmasını sağlayan hukuk dalıdır. Temel kavramlar şunlardır:
Sosyal Sigorta: Çalışanların hastalık, iş kazası, meslek hastalığı, yaşlılık ve ölüm gibi risklere karşı korunmasını sağlayan sistemdir (5510 sayılı Kanun).
Genel Sağlık Sigortası (GSS): Bireylerin sağlık hizmetlerinden yararlanmasını sağlayan sigorta sistemidir.
Prim: Sosyal güvenlik sistemine katılım sağlamak için işçi ve işveren tarafından ödenen bedeldir.
Emeklilik: Belirli bir yaşa ve sigortalılık süresine ulaşan bireylerin çalışma hayatını sonlandırarak aylık bağlanması sürecidir.
4. SOSYAL GÜVENLİK HUKUKUNDAN KAYNAKLANAN DAVALAR
Sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davalar, sigortalıların haklarını korumak ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile işverenler arasındaki hukuki uyuşmazlıkları çözmek amacıyla açılan davalardır. Aşağıda en sık karşılaşılan sosyal güvenlik davaları detaylı bir şekilde açıklanmış ve Yargıtay kararları eklenmiştir:
Sigortalı olarak çalışmasına rağmen işvereni tarafından sigorta primleri yatırılmayan işçiler tarafından açılan dava türüdür. Bu davanın amacı, sigortalı olarak çalışılan sürenin mahkeme kararıyla tespit edilerek SGK kayıtlarına işlenmesini sağlamaktır.
Şartları:
İşçinin, işyerinde fiilen çalıştığını kanıtlaması gerekir.
Tanık beyanları, maaş bordroları, banka kayıtları ve işyeri kayıtları delil olarak sunulabilir.
Çalışmanın SGK tarafından resmen tespit edilmemiş olması gerekir.
Dava, iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren 5 yıl içinde açılmalıdır.
Emsal Yargıtay Kararı:
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, 2018/4567 E., 2019/6789 K.: “Hizmet tespit davalarında, işçinin tanık beyanları ve SGK kayıtları birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerektiğine” hükmedilmiştir.
İş kazası veya meslek hastalığı sonucu zarar gören işçi, maddi ve manevi tazminat davası açabilir. Ayrıca, iş kazası bildiriminin yapılmaması halinde işveren aleyhine idari ve hukuki yaptırımlar uygulanabilir.
Şartları:
İş kazasının veya meslek hastalığının SGK’ya bildirilmiş olması gerekir.
İşçi, iş kazası nedeniyle sürekli iş göremezlik veya ölüm durumuna uğramış olmalıdır.
Manevi tazminat talep edilebilir.
Dava, iş kazasının gerçekleştiği tarihten itibaren 10 yıl içinde açılmalıdır.
Emsal Yargıtay Kararı:
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, 2019/3214 E., 2020/5846 K.: “İş kazası sonucu ölüm meydana gelmesi durumunda, işverenin kusuru bulunması halinde mirasçılar manevi tazminat talep edebilir.”
İş kazası veya meslek hastalığı sonucu çalışma gücünü kaybeden işçiler tarafından açılan davalardır. Bu tür davalar, işçinin maluliyet oranının SGK tarafından eksik veya yanlış tespit edilmesi halinde açılır.
Şartları:
SGK’nın belirlediği maluliyet oranına itiraz edilmelidir.
İşçinin en az %40 oranında çalışma gücünü kaybetmiş olması gerekir.
SGK sağlık kurulu raporuna karşı itiraz edilmelidir.
Emsal Yargıtay Kararı:
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, 2020/4829 E., 2021/5734 K.: “İşçinin maluliyet oranının belirlenmesinde sadece SGK raporu değil, bağımsız sağlık kuruluşlarının raporları da dikkate alınmalıdır.”
Emeklilik hakkını kazandığı halde Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) tarafından aylık bağlanmayan sigortalılar tarafından açılan davalardır.
Şartları:
Sigortalı, yaşlılık aylığı almak için gerekli prim gün sayısını tamamlamış olmalıdır.
Yaş ve sigortalılık süresi şartları sağlanmalıdır.
SGK’nın haksız şekilde emeklilik başvurusunu reddetmiş olması gerekir.
Emsal Yargıtay Kararı:
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, 2017/3648 E., 2018/4786 K.: “Emeklilik başvurusu reddedilen sigortalının, hizmet dökümü ve prim gün sayısı doğru hesaplanarak karar verilmelidir.”
İşverenlerin, SGK tarafından belirlenen prim borçlarına itiraz etmeleri durumunda açtıkları davalardır. SGK tarafından hatalı borç tahakkuk ettirilmesi veya borcun zamanaşımına uğraması gibi sebeplerle açılabilir.
Şartları:
SGK tarafından tahakkuk eden borçların itiraz süresi içinde hukuka aykırılık gerekçesiyle dava edilmesi gerekir.
Borcun usulsüz hesaplandığının kanıtlanması gerekmektedir.
Emsal Yargıtay Kararı:
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, 2018/5742 E., 2019/6839 K.: “SGK’nın hatalı prim tahakkukları iptal edilerek işverenin yükümlülükleri yeniden değerlendirilmelidir.”
Bağ-Kur sigortalısı olan kişilerin sigortalılık sürelerinin tespiti, borçlanma işlemlerine ilişkin açılan davalardır. Özellikle esnaflar ve serbest meslek sahipleri tarafından açılan davalar arasındadır.
Şartları:
Sigortalının Bağ-Kur kapsamına girdiğini kanıtlaması gerekmektedir.
Hizmet tespitinde, vergi kaydı ve oda kaydı gibi belgeler sunulmalıdır.
Emsal Yargıtay Kararı:
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi, 2021/3954 E., 2022/5729 K.: “Bağ-Kur tescili yapılmamış olan esnafın, vergi kaydı ve meslek odası kaydına dayanarak sigortalı kabul edilmesi gerektiğine hükmedilmiştir.”
5. SONUÇ
İş ve sosyal güvenlik hukuku, çalışanların haklarını korumak ve iş ilişkilerini düzenlemek amacıyla geliştirilmiş hukuk dallarıdır. Özellikle sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan davalar, işçilerin ve işverenlerin karşılaşabileceği hukuki uyuşmazlıkları çözmek için büyük önem taşımaktadır.
6. KAYNAKÇA
4857 sayılı İş Kanunu
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
Yargıtay İçtihatları
Demir, A. (2021). İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Hukuku Uygulamaları. Ankara: Seçkin Yayıncılık.
Yılmaz, F. (2020). Sosyal Güvenlik Hukuku Pratik Çalışmaları. İstanbul: Beta Yayınları.
İşçi ve işveren arasındaki ilişkileri düzenleyen iş hukuku, çalışma hayatının en önemli unsurlarından biridir. Aygül Hukuk Bürosu olarak, iş hukuku alanında hem işçi hem de işveren tarafına profesyonel hukuki danışmanlık hizmeti sunuyoruz.
İş sözleşmelerinin hazırlanması, işçi alacakları (kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai, yıllık izin ücreti vb.), iş kazaları ve meslek hastalıkları, haksız işten çıkarma ve işe iade davaları gibi birçok konuda müvekkillerimize rehberlik ediyoruz.
İşverenler için iş hukukuna uygun sözleşmelerin hazırlanması, işçi çıkarmalarında hukuka uygun sürecin yürütülmesi, iş sağlığı ve güvenliği mevzuatına uyum gibi konularda danışmanlık vererek işverenlerin yasal yükümlülüklerini yerine getirmelerine yardımcı oluyoruz.
İş hukuku alanındaki uyuşmazlıkların çözümü için hem arabuluculuk süreçlerinde müvekkillerimize destek oluyor hem de dava süreçlerinde haklarını savunuyoruz.