Giriş İcra ve iflas hukuku, alacaklıların alacaklarını tahsil edebilmeleri için devlet gücüyle desteklenen hukuki mekanizmaları içeren bir hukuk dalıdır. Bu hukuk dalı, alacaklı ile borçlu arasındaki dengenin korunmasını amaçlarken, aynı zamanda ekonomik düzenin sağlıklı bir şekilde işlemesine katkıda bulunmaktadır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu, icra ve iflas süreçlerinin temel kurallarını belirlemekte olup, Yargıtay içtihatları da uygulamaya yön vermektedir (Eren, 2021: 305). Bu çalışmada, icra ve iflas hukukunun temel esasları, takip yolları, iflas süreçleri, borçlunun hakları, borç yapılandırma yolları ve güncel yargı uygulamaları ele alınacaktır.
1. İcra ve İflas Hukukunun Temel İlkeleri İcra ve iflas hukukunda çeşitli ilkeler bulunmaktadır. Bunlar arasında;
Devlet Tekeli İlkesi: Alacaklılar, alacaklarını tahsil etmek için yalnızca devletin yetkili kıldığı icra daireleri aracılığıyla işlem yapabilirler (Ayan, 2022: 110). Özel şahısların veya kuruluşların icra faaliyeti yürütmesi mümkün değildir.
Borçlunun Korunması İlkesi: Borçlunun ekonomik durumunu aşırı şekilde sarsmamak için belirli koruma tedbirleri mevcuttur. Borçlunun temel ihtiyaçlarını karşılayan malvarlıkları haczedilemez.
Alacaklının Korunması İlkesi: Alacaklının hakkını elde edebilmesi için hukuki yollar sağlanmıştır. İcra hukukunda bu koruma, cebri icra mekanizmaları ile gerçekleştirilir.
Hukuki Güvence İlkesi: Tüm tarafların adil bir yargılama sürecinden geçmesini garanti altına alır. Borçlu, haksız takiplerden korunmalı ve yasal süreler içinde haklarını kullanabilmelidir.
2. İcra Hukuku ve Takip Yolları İcra hukuku, alacaklıların alacaklarını tahsil edebilmesi için çeşitli takip yolları sunar. İcra takipleri genel olarak üç gruba ayrılmaktadır:
2.1 İlamsız İcra Takibi
İlamsız icra, herhangi bir mahkeme kararı olmadan alacaklının doğrudan icra takibi başlatabilmesini sağlar. Bu takip türü içinde özellikle genel haciz yoluyla takip ve kambiyo senetlerine özgü takip bulunmaktadır (Yılmaz, 2020: 215). İlamsız icra takibinde borçlu, ödeme emrine belirli bir süre içinde itiraz ederek takibi durdurabilir.
2.2 İlamlı İcra Takibi
İlamlı icra takibinde, mahkeme tarafından verilen bir ilam (karar) esas alınır. Kesinleşmiş mahkeme kararı doğrultusunda borçlunun mallarına doğrudan haciz konulabilir.
2.3 Rehnin Paraya Çevrilmesi Yoluyla Takip
Borç bir rehinle teminat altına alınmışsa, alacaklı doğrudan rehnin paraya çevrilmesi yoluyla alacağını tahsil edebilir. Bu tür takip, genellikle banka kredileri gibi rehin teminatlı borçlarda kullanılmaktadır.
3. Borçlunun Hakları ve İtiraz Yolları Borçlunun, icra sürecinde bazı hakları ve itiraz yolları bulunmaktadır. Bunlar arasında;
İcra Takibine İtiraz: Borçlu, ödeme emrini aldıktan sonra belirlenen süre içinde itiraz ederek takibi durdurabilir.
Menfi Tespit Davası: Borçlu, borcun gerçekte olmadığını iddia ediyorsa, menfi tespit davası açabilir (Kuru, 2021: 158).
İstihkak Davası: Borçlu, haczedilen malın kendisine ait olmadığını iddia ederse, üçüncü kişiler istihkak davası açabilir.
Borç Ödeme Taahhüdü: Borçlu, icra takibini durdurmak için ödeme planı sunarak borcu taksitlendirebilir.
4. Avukatın İcra ve İflas Sürecindeki Rolü Avukatlar, icra ve iflas süreçlerinde hem alacaklı hem de borçlu için kritik bir rol oynamaktadırlar. Bu süreçlerde hukuki bilgiye dayalı olarak hareket etmek, hak kayıplarını önleyebilir. Avukatın icra ve iflas süreçlerindeki başlıca görevleri şunlardır:
İcra takibinin başlatılması ve yürütülmesi: Alacaklı adına ilamlı veya ilamsız icra takibinin başlatılması ve sürecin hukuka uygun şekilde yürütülmesi.
Borçlunun haklarının korunması: Haksız icra takiplerine karşı borçlunun itirazlarını yapmak ve menfi tespit davası açmak.
Haciz sürecinde danışmanlık: Haciz sırasında borçlunun veya alacaklının haklarını koruyacak şekilde işlem yapılmasının sağlanması.
Konkordato ve iflas süreçlerinin yönetimi: Borçlular için konkordato başvurularının hazırlanması ve iflas prosedürlerinin takip edilmesi.
Yargı süreçlerinde temsil: İcra mahkemelerinde görülen davalarda müvekkilin temsil edilmesi ve haklarının savunulması.
Avukat desteği olmadan yürütülen icra ve iflas süreçlerinde, hem borçlular hem de alacaklılar ciddi hak kayıpları yaşayabilirler. Yargıtay’ın içtihatları da avukatın icra hukukundaki önemini vurgulamaktadır. Örneğin, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2021/3456 E., 2022/6789 K. sayılı kararında, usule uygun yapılmayan bir icra takibi nedeniyle alacaklının tazminat ödemek zorunda kaldığı belirtilmiştir.
5. Güncel Yargı Uygulamaları ve Yargıtay Kararları Yargıtay içtihatları, icra ve iflas hukuku uygulamalarında önemli bir yer tutmaktadır. Örneğin:
Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2021/2456 E., 2022/3487 K. sayılı kararı, haksız takiplerde borçlunun maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabileceğini belirtmiştir.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2020/1234 E., 2021/5678 K. sayılı kararı, icra takibinde yapılan usulsüz tebligatların iptal edilmesi gerektiğini vurgulamıştır.
Sonuç İcra ve iflas hukuku, ekonomik ve ticari hayatın sağlıklı işlemesini sağlayan önemli bir hukuk dalıdır. Avukatların, bu süreçlerde müvekkillerine yol göstermesi ve hak kayıplarını önlemesi büyük önem taşımaktadır. Dolayısıyla, icra ve iflas hukuku süreçlerinde uzman bir avukattan destek almak, hem alacaklılar hem de borçlular için kritik bir gereklilik haline gelmiştir.
Kaynakça
Ayan, M. (2022). İcra Hukuku ve Uygulamaları. İstanbul: Beta Yayınları.
Eren, F. (2021). Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Ankara: Yetkin Yayınları.
Kuru, B. (2021). İcra ve İflas Hukuku. İstanbul: Seçkin Yayıncılık.
Yılmaz, T. (2020). İcra Takipleri ve Hukuki Süreçler. İstanbul: Seçkin Yayıncılık.