Çocukların cinsel istismarı, toplumun en savunmasız kesimi olan çocukların bedensel ve ruhsal gelişimini ağır biçimde zedeleyen, toplumsal infiale yol açan ve kanun koyucu tarafından yaptırımı en ağır suçlar kategorisinde değerlendirilen bir suç tipidir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 103. maddesinde, "Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar" başlığı altında düzenlenmiştir. Kanun koyucu, çocuğun rızası kavramını belirli yaş grupları için tamamen yok saymış ve mutlak bir koruma alanı yaratmıştır.
2. Suçla Korunması Amaçlanan Hukuksal Yarar
Bu suç tipiyle korunan temel hukuksal yarar, çocuğun cinsel dokunulmazlığı, fiziksel ve ruhsal bütünlüğü ile sağlıklı bir birey olarak gelişim hakkıdır. Çocukların cinsel konularda özgür iradelerinin tam olarak oluşmadığı kabul edildiğinden, buradaki temel amaç çocuğun "cinsel sömürüden" mutlak surette korunmasıdır.
3. Suçun Temel Şekli
TCK m.103/1 uyarınca suçun temel şekli, çocuğa karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranıştır. Burada kanun "cinsel davranış" ifadesini kullanarak kapsamı geniş tutmuştur. Temel şeklin oluşması için;
On beş yaşını tamamlamamış (veya tamamlamış olsa bile fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş) çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
On beş – on sekiz yaş grubunda olup da cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar, suçun temel şeklini oluşturur.
4. Suçun Unsurları (Maddi ve Manevi)
Maddi Unsur:
Fiil: Çocuğun vücuduna yönelik cinsel arzuları tatmin etmeye yönelik fiziksel temas içeren davranışlardır.
Netice: Suç, hareketin yapılmasıyla tamamlanır; ayrıca bir zararın doğması (örneğin fiziksel yaralanma) şart değildir (Sırf hareket suçu).
Manevi Unsur:
Bu suç ancak kasıt ile işlenebilir. Failin mağdurun çocuk olduğunu bilmesi ve cinsel davranışı isteyerek gerçekleştirmesi gerekir. Taksirle işlenmesi mümkün değildir. Genel kast yeterlidir, özel bir saik (amaç) aranmaz.
5. Suçun Faili
Bu suçun faili herkes olabilir. Kadın veya erkek olması fark etmez. Failin çocuk olması durumunda ise çocuklara özgü yargılama rejimleri (ÇKK) devreye girer. Failin kamu görevlisi olması veya çocuk üzerinde nüfuzu bulunan bir kişi olması, suçun oluşumunu değil, cezanın artırımını etkiler.
6. Suçun Mağduru
Suçun mağduru, kanun tanımı gereği **"çocuk"**tur. TCK m.6/1-b uyarınca, henüz 18 yaşını doldurmamış herkes çocuk kabul edilir.
0-15 Yaş Grubu: Rıza beyanına bakılmaksızın mağdurdur.
15-18 Yaş Grubu: Algılama yeteneği gelişmemişse veya cebir/tehdit/hile varsa mağdur TCK 103 kapsamında değerlendirilir. (Cebir/tehdit olmaksızın 15-18 yaş grubundaki rızaya dayalı cinsel ilişki "Reşit Olmayanla Cinsel İlişki" suçunu oluşturur, bu ayrı bir suçtur).
7. Suçun Daha Az Cezayı Gerektiren Halleri (Sarkıntılık Düzeyi)
TCK 103/1-2. cümlesinde düzenlenmiştir. Cinsel istismar fiilinin "sarkıntılık düzeyinde kalması" hali, daha az cezayı gerektirir.
Sarkıntılık Nedir? Failin mağdurun vücuduna temas etmesi ancak bu temasın kısa süreli, kesik ve ani olması, cinsel ilişkinin boyutuna varmaması ve mağdurun üzerinde kalıcı bir etki bırakmaması halidir (Örn: Elle dokunup kaçmak, ani öpme). Bu durumda ceza alt sınırı düşer.
8. Suçun Nitelikli Halleri
Ceza miktarını artıran özel durumlar şunlardır:
Vücuda Organ veya Sair Cisim Sokulması (Tecavüz): TCK 103/2 uyarınca en ağır cezayı gerektiren temel nitelikli haldir.
Birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi.
İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle işlenmesi.
Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş, evlat edinen veya evlatlık tarafından işlenmesi.
Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya sağlık hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından işlenmesi.
Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi.
Cebir veya tehdit kullanılarak işlenmesi. (Silah kullanımı ayrıca ağırlaştırıcı nedendir).
9. Suçla İlgili Teşebbüs, İştirak ve İçtima
Teşebbüs: Suç, teşebbüse elverişlidir. Fail cinsel amaçla harekete geçip elinde olmayan nedenlerle eylemi tamamlayamazsa teşebbüs hükümleri uygulanır.
İştirak: Suça azmettiren veya yardım eden kişiler, genel hükümlere göre sorumlu tutulur.
İçtima:
Zincirleme Suç: Fail aynı çocuğa karşı değişik zamanlarda birden fazla kez cinsel istismar suçu işlerse, tek bir ceza verilir ancak ceza TCK 43 uyarınca artırılır.
Fikri İçtima: Eylem sonucunda çocuk hem cinsel istismara uğramış hem de kasten yaralanmışsa (ağır netice hariç), en ağır cezayı gerektiren suçtan hüküm kurulur ancak Yargıtay uygulamalarında cinsel amaçla kullanılan cebir, suçun unsuru sayıldığından ayrıca kasten yaralamadan ceza verilmez (sınır aşılmadıkça).
10. Suçun Yaptırımı
Cezalar eylemin ağırlığına göre kademelendirilmiştir (Güncel TCK 103 Değişiklikleri dikkate alınarak):
Temel Hal: 8 yıldan 15 yıla kadar hapis.
Sarkıntılık Düzeyi: 3 yıldan 8 yıla kadar hapis.
Vücuda Organ/Cisim Sokulması: 16 yıldan aşağı olmamak üzere hapis.
Nitelikli Haller (Akrabalık, eğitmenlik vb.): Verilecek cezalar yarı oranında artırılır.
Cebir ve Tehdit Kullanımı: Cezalar yarı oranında artırılır.
Ağır Netice: Suç sonucunda mağdur bitkisel hayata girer veya ölürse ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir.
11. Suçla İlgili Görevli ve Yetkili Mahkeme
Görevli Mahkeme: Suçun ceza üst sınırı ve niteliği gereği görevli mahkeme Ağır Ceza Mahkemesidir. (Sarkıntılık düzeyinde kalsa dahi, çocuklara yönelik suçlarda ihtisaslaşma gereği genellikle Ağır Ceza veya Asliye Ceza arasındaki görev uyuşmazlıklarında Asliye Ceza görevli olabilse de, sarkıntılık harici tüm hallerde Ağır Ceza görevlidir).
Yetkili Mahkeme: Suçun işlendiği yer mahkemesidir (CMK m.12).
12. Suçla İlgili Önemli Yargıtay Kararları (Özet ve İlkeler)
Yargıtay'ın bu suç tipinde yerleşik hale gelen bazı önemli içtihat ilkeleri şunlardır:
Rızanın Geçersizliği İlkesi: Yargıtay, 15 yaşını tamamlamamış çocukların cinsel eylemlere gösterdikleri "görünürdeki rızanın" hukuken yok hükmünde olduğunu ve faili kurtarmayacağını istikrarla vurgular.
Sarkıntılık vs. İstismar Ayrımı: Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararlarında; eylemin ani ve kesik olması durumunda sarkıntılık, eylemin belirli bir yoğunluğa ulaşması, failin mağdur üzerinde cinsel hakimiyet kurması durumunda ise (organ sokma olmasa bile) sarkıntılık düzeyini aşan istismar olarak kabul edilmesi gerektiği belirtilir.
Yaş Tespiti: Mağdurun yaşının, nüfus kaydında düzeltilmesi gereken bir durum varsa, mutlaka Adli Tıp Kurumu veya tam teşekküllü hastaneden kemik yaşı tespiti yapılarak belirlenmesi gerektiği, sadece beyana itibar edilemeyeceği vurgulanır.
Beyanın Güvenilirliği: Çocuğun ilk beyanının en güvenilir beyan olduğu, sonraki aşamalarda (aile baskısı, korku vb. ile) değiştirdiği lehe beyanların dikkatli değerlendirilmesi gerektiği, hayatın olağan akışına uygun, samimi ve tutarlı ilk beyanın esas alınması gerektiği belirtilmektedir.