Vekâlet Görevinin Kötüye Kullanılması Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil Davası: Güvenin İhlali ve Mülkiyetin İadesi
12 Aralık 2025, 12:33
Vekâlet Görevinin Kötüye Kullanılması Nedeniyle Tapu İptali ve Tescil Davası: Güvenin İhlali ve Mülkiyetin İadesi
1. Vekâlet Sözleşmesi ve Vekilin Borçlarının Hukuki Niteliği
Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 502. maddesi vekalet sözleşmesini; "vekilin, vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşme" olarak tanımlar. Bu sözleşmenin en belirgin özelliği, vekilin "müvekkilinin (vekâlet verenin) menfaatine ve iradesine uygun" hareket etme yükümlülüğüdür.
Prof. Dr. Haluk Tandoğan'a göre; vekalet sözleşmesi bir "güven sözleşmesi"dir. Vekil, müvekkilinin yararını gözetmek, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorundadır. Bu yükümlülük, sözleşmede açıkça yazmasa bile kanundan (TBK m. 506) doğar.
Vekilin İki Temel Borcu: Sadakat ve Özen
Sadakat Borcu (TBK m. 506/2): Vekil, üstlendiği işi müvekkilinin haklı menfaatlerini gözeterek sadakatle yerine getirmek zorundadır. Vekil, vekalet görevini ifa ederken müvekkilinin yararına olan davranış biçimini tercih etmeli, ona zarar verecek işlemlerden kaçınmalıdır.
Özen Borcu: Vekil, işi görürken "basiretli bir vekil" gibi davranmalıdır. Emsal rayiç değerlerin çok altında satış yapmak, özen borcunun ihlalidir.
2. "Görevin Kötüye Kullanılması" Kavramı
Vekâlet görevinin kötüye kullanılması; vekilin, dış ilişkide (tapu dairesinde) yetkili görünmesine rağmen, iç ilişkide (müvekkile karşı) sadakat ve özen borcuna aykırı davranarak, yetkisini müvekkil aleyhine kullanmasıdır.
Önemli Ayrım: Vekaletnamede, "Taşınmazı dilediği bedelle, dilediği kişiye satmaya yetkilidir" ibaresinin bulunması, vekile sınırsız bir takdir yetkisi vermez. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin Yerleşik İçtihadına Göre:"Vekil, vekaletnamedeki yetki sınırları içinde kalsa dahi, eğer işlemi müvekkilini zarara uğratmak kastıyla yapmışsa ve işlem yaptığı üçüncü kişi de bu durumu biliyorsa veya bilmesi gerekiyorsa, yapılan işlem geçersizdir."
Görevi kötüye kullanma halleri genellikle şunlardır:
Taşınmazın rayiç değerinin çok altında (fahiş farkla) satılması.
Vekilin, taşınmazı kendi yakınına veya işbirliği yaptığı bir kişiye devretmesi.
Satış bedelinin müvekkile ödenmemesi (Bu tek başına tapu iptal nedeni olmasa da, kötüniyetin güçlü bir göstergesidir).
3. Üçüncü Kişinin Durumu ve İyiniyet İddiası (TMK m. 1023)
Bu davanın en kritik noktası, tapuyu devralan üçüncü kişinin durumudur. Kural olarak, tapu siciline güvenen iyiniyetli kişinin kazanımı korunur (TMK m. 1023). Ancak, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı durumlarda bu koruma kalkabilir.
Zararlandırma Kastı ve İşbirliği
Prof. Dr. Fikret Eren'e göre; eğer vekil ile işlem yapan üçüncü kişi, vekilin yetkisini kötüye kullandığını, müvekkilini zarara uğrattığını biliyor veya bilebilecek durumda ise (kötüniyetli ise), bu kişi TMK m. 1023 korumasından yararlanamaz.
Mahkeme, üçüncü kişinin kötüniyetini şu kriterlere (karinelere) göre tespit eder:
Akrabalık veya Yakınlık: Alıcı ile vekil arasında akrabalık, iş arkadaşlığı veya yakın dostluk varsa.
Fahiş Bedel Farkı: Taşınmazın gerçek değeri 5 milyon TL iken, tapuda 500 bin TL'ye satılmışsa, alıcının "Ben durumu bilmiyordum" demesi hayatın olağan akışına aykırıdır.
Bölgesel Yakınlık: Alıcı, taşınmazın gerçek değerini bilebilecek bir yöre insanıysa.
Eğer vekil ile üçüncü kişi, müvekkili zarara uğratmak için "el ve işbirliği" içinde hareket etmişlerse, yapılan işlem "yolsuz tescil" hükmündedir ve tapunun iptali gerekir.
4. İspat Yükü ve Deliller
Bu davalarda ispat yükü davacıdadır (müvekkil). Davacı şunları ispatlamalıdır:
Vekilin sadakat ve özen borcuna aykırı davrandığını,
Müvekkilin zarar gördüğünü (taşınmazın ucuza gitmesi vb.),
Tapuyu alan üçüncü kişinin kötüniyetli olduğunu.
Kullanılabilecek Deliller:
Tanık: Vekil ile alıcının ilişkisini ispatlamak için.
Keşif ve Bilirkişi İncelemesi: Taşınmazın devir tarihindeki gerçek değeri ile satış bedeli arasındaki farkı (fahiş farkı) belirlemek için.
Banka Kayıtları: Satış bedelinin gerçekten ödenip ödenmediği, para trafiği.
5. Davanın Tarafları ve Görevli Mahkeme
Davacı: Taşınmazı vekili aracılığıyla satan eski malik (Müvekkil).
Davalı: Taşınmazı devralan Üçüncü Kişi. (Vekile karşı ayrıca tazminat davası açılabilir ancak tapu iptal davasının asıl davalısı tapu maliki olan 3. kişidir. Vekil de davaya dahil edilebilir).
Görevli Mahkeme: Dava, taşınmazın aynına (mülkiyetine) ilişkin olduğundan Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir.
Yetkili Mahkeme: Taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi (HMK m. 12).
6. Zamanaşımı
Bu davanın zamanaşımı süresi doktrinde tartışmalıdır.
Sözleşmeye Aykırılık: Vekile karşı açılacak tazminat davasında 5 yıldır.
Yolsuz Tescil (Tapu İptali): Yargıtay'ın yerleşik uygulamasına göre; vekalet görevinin kötüye kullanılması nedeniyle oluşan tescil "yolsuz tescil" niteliğindedir. Yolsuz tescile dayalı davalar, mülkiyet hakkına dayandığı için zamanaşımına tabi değildir. Ancak, bazı kararlarda olayın haksız fiil boyutuna bakılarak 10 yıllık genel zamanaşımının uygulandığı da görülmektedir. Hak kaybı yaşamamak adına, işlemin öğrenildiği tarihten itibaren en kısa sürede dava açılmalıdır.
7. Sonuç: Sözleşme İçi ve Dışı Sorumluluk
Vekâlet görevinin kötüye kullanılması, hem sözleşmeye aykırılık (vekil açısından) hem de haksız fiil (üçüncü kişi ile işbirliği açısından) niteliği taşır. Mahkeme, kötüniyeti tespit ederse;
Üçüncü kişi üzerindeki tapu kaydının iptaline,
Taşınmazın davacı (müvekkil) adına tesciline karar verir. Eğer taşınmaz iyiniyetli 4. bir kişiye devredilmişse ve tapu iptali mümkün değilse, vekil ve işbirliği yaptığı kişiden tazminat (bedel) talep edilir.
Aygül hukuk bürosu olarak istanbul gaziosmanpaşa bölgösinde hukuk ve ceza davaları üzerine, Av. Süleyman Aygül nezlinde profösyönel olarak hukuki uyuşmazlıklarınızda her zaman yanınızdayız.
Kaynakça:
Tandoğan, Haluk.Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri. Cilt 2. İstanbul: Vedat Kitapçılık. (Vekalet sözleşmesi konusunda temel eser).