Trafik kazaları, Karayolları Trafik Kanunu (KTK, Kanun No: 2918) kapsamında tanımlanan ve düzenleme altına alınan, karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı, ölüm, yaralanma ve maddi zararla sonuçlanabilen olaylardır. KTK'nın temel amacı, karayollarında can ve mal güvenliğini sağlamak, trafik düzenini temin etmek ve trafik güvenliğini ilgilendiren konularda alınacak önlemleri belirlemektir. Kanun, trafikle ilgili kuralları, hak ve yükümlülükleri, bunların uygulanmasını ve denetlenmesini kapsamaktadır.
Trafik kazalarından doğan hukuki uyuşmazlıklarda, öncelikli olarak özel kanun niteliğinde olan 2918 sayılı KTK hükümleri uygulanır. KTK'da düzenlenmemiş veya kapsamı belirlenmemiş olan hususlarda ise 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) haksız fiillere ilişkin genel hükümleri tamamlayıcı nitelikte devreye girer. Bu hukuki kaynaklar bütünü, trafik kazası mağdurlarının uğradığı zararın tazmin edilmesini sağlamak üzere titizlikle uygulanmaktadır.
Trafik kazalarından doğan hukuki sorumluluk, Türk Hukukunda genel kusur sorumluluğundan farklı olarak, tehlike sorumluluğu (kusursuz sorumluluk) esasına dayanır. KTK Madde 85, bu temel prensibi düzenler: bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne, yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın işleteni (ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi), doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulur.
Tehlike sorumluluğu ilkesi, motorlu araçların karayolu üzerindeki potansiyel tehlikesinden kaynaklanmakta olup, işletenin kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın zarar görenin tazminat talep edebilmesine olanak tanır. Bu durum, zarar görenin, işletenin veya sürücünün fiili kusurunu ispat etme yükümlülüğünü hafifletmekte ve hukuki süreci davacı lehine önemli ölçüde kolaylaştırmaktadır. İşletenin sorumluluğu, sadece aracın hareket halinde olduğu durumlarla sınırlı olmayıp, işletilme halinde olmayan bir motorlu aracın sebep olduğu kazalarda ise zarar görenin, işletenin kusurunu veya araçtaki bozukluğun kazaya sebep olduğunu ispat etmesi gerekmektedir.
Trafik kazası sonucunda meydana gelen zararın türüne ve kapsamına göre birden fazla dava türü açılabilir:
Maddi Tazminat Davası: En sık karşılaşılan dava türü olup; araç hasarı (tamir masrafları, değer kaybı), tedavi giderleri, geçici ve sürekli iş göremezlik zararları ve ölüm halinde destekten yoksun kalma tazminatı taleplerini içerir.
Manevi Tazminat Davası: Kaza sonucu duyulan acı, elem ve ıstırabın karşılığı olarak talep edilir ve hukuki dayanağını TBK Madde 56'dan alır.
Rücuan Tazminat Davası: Zarar gören üçüncü kişiye ödeme yapan sigorta şirketi veya işletenin, ödenen tazminat miktarını kendi sigortalısına veya diğer kusurlu sorumlulara geri ödetmek amacıyla açtığı davadır.
Tazminat davasının doğru taraflara yöneltilmesi, davanın esastan kabulü ve tahsilatın sağlanması açısından hayati öneme sahiptir. KTK, sorumlu kişilerin çevresini genişleterek, zarar görenin tahsilat imkanını artırmayı hedeflemiştir.
Trafik kazalarından doğan zarardan sorumlu tutulan temel kişiler ve kurumlar şunlardır:
KTK Madde 3 uyarınca işleten, motorlu araç trafik sicilinde kayıtlı olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen kişidir. Ayrıca aracın uzun süreli kiracısı, ariyet alan veya rehin alan kişi de işleten sıfatını taşır. İşleten, motorlu aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.
İşleten ve sürücü, kaza sonucu doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumludur. Bu müteselsil sorumluluk, zarar görenin dilediği sorumluya zararın tamamı için başvurabilmesi anlamına gelir. Trafik kaydında araç sahibi olarak görülen kişinin, her zaman aracın gerçek maliki olması gerekmediği, mülkiyeti muhafaza kaydıyla aracı fiilen elinde bulunduran alıcının da işleten sıfatıyla davalı konumunda olabileceği dikkate alınmalıdır.
Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası), sigortası yapılan aracın üçüncü kişilere verdiği zararı karşılamak üzere yasal olarak zorunlu tutulmuştur (KTK 91). Sigortacı, poliçe limitleri dahilinde işleten ile birlikte müteselsil sorumlu olarak davalı konumunda yer alır.
Sigortacının sorumluluğu, sigortalının üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığından, tazminat hakkı sahibi zarar görenler, doğrudan sigortacıya karşı dava açabilir. ZMSS sigortacısı, tazminat ödemekle yükümlü olduğu durumlarda, ödediği miktarı kendi sigortalısına rücu etme hakkına sadece poliçe genel şartlarında belirtilen istisnai durumlarda sahiptir. Örneğin, sigortalının alkollü veya ehliyetsiz araç kullanması, istiap haddini aşması gibi durumlarda sigortacı ödediği parayı kusurlu sigortalısına rücu edebilir. Ancak, sigortalının normal trafik kurallarını ihlal ederek kusurlu olması, sigortacıya rücu hakkı vermez; zira bu sigorta, esasen sigortalının kusuru nedeniyle üçüncü kişilere verilen zararı teminat altına alır.
KTK, tehlike sorumluluğunu benimsemesine rağmen, işletenin belirli şartlar altında sorumluluktan kurtulabileceği veya sorumluluğunun azaltılabileceği istisnalar öngörmüştür:
Tam Kurtuluş Halleri: İşleten, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan tamamen kurtulur (KTK Madde 86/1).
Tazminatın Azaltılması: Sorumluluktan kurtulamayan işleten, kazanın oluşumunda zarar görenin kusurunun bulunduğunu ispat ederse, hakim, durum ve şartlara göre tazminat miktarını indirebilir (KTK Madde 86/2). Bu durum, aşağıda detaylandırılacak olan müterafik kusur ilkesiyle yakından ilişkilidir.
Hatır Taşıması İstisnası: KTK Madde 87, hukuki sorumluluğun niteliğinde önemli bir değişikliğe yol açar: Yaralanan veya ölen kişi, hatır için karşılıksız taşınmakta ise, işletenin sorumluluğu tehlike sorumluluğundan çıkarak Türk Borçlar Kanunu'nun haksız fiillere ilişkin genel hükümlerine tabi olur. Hatır taşıması durumunda, zarar görenin işletenin kusurunu ispat etmesi gerektiğinden, davacı tarafın ispat yükü ağırlaşır ve dava süreci zorlaşır. Ancak, hatır taşıması iddiasının davalı tarafından süresinde ileri sürülmüş olması gerekir.
Tazminat miktarının belirlenmesinde, tarafların kazadaki kusur oranları temel belirleyici faktördür. Kusur tespiti, teknik uzmanlık gerektiren ve yargılama sürecinde en çok tartışmaya neden olan aşamadır.
KTK Madde 84, trafik kazalarında belirli kuralların ihlali durumunu asli kusur hali olarak tanımlamıştır. Bu haller, kusur oranının tespiti açısından büyük önem taşır:
Kırmızı ışıklı trafik işaretinde veya yetkili memurun dur işaretinde geçme.
Bölünmüş karayolunda karşı yönden gelen trafiğin kullandığı şerit veya bağlantı yollarına girme.
Arkadan çarpma.
Geçme yasağı olan yerlerde geçme.
Kavşaklarda geçiş önceliğine uymama.
Bu hareketlerden herhangi birini yapan araç sürücüsü, kusurlu sayılır. Ancak kazada bu hareketlerden birden fazlası yapılmışsa veya kaza bu hareketler dışında kurallara uyulmaması nedenlerinden doğmuşsa, kusur oranı Yönetmelikte belirtilen esaslara göre belirlenir.
Yargıtay, kusur tespiti konusunda titiz bir yaklaşım sergiler. Eksik incelemeye dayalı hüküm tesis edilmesini doğru bulmamaktadır. Uygulamada, özellikle aynı kazayla ilgili farklı hukuk ve ceza dosyalarında farklı bilirkişi raporlarının çelişmesi sıkça karşılaşılan bir durumdur.
Böyle bir çelişkinin varlığı durumunda veya kaza tespit tutanağının teknik yeterliliğe sahip olmaması halinde, mahkemenin öncelikle bu çelişkileri gidermesi gerekir. Bu amaçla, konunun uzmanları tarafından hazırlanmış, ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli bir heyet raporu alınması zorunludur. Yüksek mahkeme, genellikle İstanbul Adli Tıp Kurumu (ATK) trafik ihtisas dairesinden veya Karayolları Genel Müdürlüğü fen heyetinden, tüm dosya kapsamı, kaza tespit tutanağı ve varsa ceza yargılamasındaki raporları da irdeleyerek yeni bir rapor alınmasını ister.
Ceza yargılamasında verilen beraat kararı, Borçlar Kanunu'nun 74. maddesi (eski BK 53) gereği Hukuk Hakimini bağlamaz. Dolayısıyla hukuk hakimi, ceza dosyasındaki kusur değerlendirmesine dayanarak karar veremez; kendi dosyasında tarafların kusur durumunu gösteren yeni bir uzman heyet raporu almak zorundadır.
TBK Madde 52 (eski BK 44), zarar görenin eylemi zararın doğmasına veya artmasına yardım ettiği takdirde hakimin tazminat miktarını indirebileceğini veya tamamen kaldırabileceğini düzenlemektedir. Bu ilke, müterafik kusur olarak adlandırılır. Müterafik kusur, kazanın oluşumuna etki eden kusurdan (asli/tali) farklı olup, zararın kapsamının artmasına neden olan davranışı ifade eder.
Motosiklet veya motorlu bisiklet sürücüsü ya da yolcusunun, KTK Madde 78 uyarınca zorunlu olan koruyucu kaskı takmaması, kazanın meydana gelme nedenine doğrudan etki etmese bile, zararlı sonucun (özellikle kafa travması kaynaklı ölüm veya ağır yaralanma) doğumunda veya artmasında etkili bir eylemdir. Yargıtay içtihatları, bu durumu müterafik kusur olarak kabul etmekte ve tazminattan hakkaniyete uygun bir indirim yapılması gerektiğini belirtmektedir (uygulamada bu oran genellikle %20 civarında takdir edilmektedir).
Bir yolcunun, araç sürücüsünün alkollü veya ehliyetsiz olduğunu bilerek araca binmesi de müterafik kusur teşkil edebilir. Mahkeme, davacının (yolcunun) sürücünün durumunu bilip bilmediğini, istiap haddinin aşılıp aşılmadığını (tek kişilik motosiklette birden fazla yolcu gibi) araştırmalıdır. Bu durumlar, Borçlar Kanunu'nun 52. maddesi uyarınca tazminattan indirim yapılması gerekip gerekmediği hususunda mahkemece değerlendirilmelidir.
Maddi tazminat davalarında temel hukuki ilke, zarar görenin uğradığı gerçek zararın tazmin edilmesidir (TBK Madde 49). Bu zararın ispat yükü zarar görene aittir, ancak zarar miktarı tam olarak ispat edilemezse hakim hakkaniyet ilkesine göre takdir yetkisini kullanır (TBK Madde 50).
Araç hasarı nedeniyle açılan davalarda, yargılama sürecinde sadece ekspertiz raporlarına dayanılması veya yetersiz bilirkişi raporları ile hüküm kurulması, Yargıtay tarafından eksik inceleme olarak nitelendirilmekte ve bozma sebebi sayılmaktadır.
Gerçek zararın tespiti için mahkemece hasar konusunda uzman makina mühendisinden ayrıntılı rapor alınması gerekir. Bu rapor, onarımın ekonomik olup olmadığını (pert total durumu) belirlemelidir.
Pert Total Durumu: Eğer aracın tamiri ekonomik değilse (ağır hasar), gerçek zarar miktarı, aracın kazadan önceki 2. el piyasa rayiç bedeli ile kazadan sonraki sovtaj (hurda) değerinin farkı üzerinden belirlenir.
Değer Kaybı Hesaplama Esasları: Araç onarılabilir durumda olsa bile, kaza nedeniyle aracın piyasa değerinde meydana gelen azalma (değer kaybı) talep edilebilir. Değer kaybı belirlenirken; aracın kaza tarihi itibariyle hasarsız haldeki 2. el piyasa değeri, tamir edildikten sonraki tahmini 2. el değeri, aracın yaşı, hasar miktarı ve hasarlı kısımların niteliği dikkate alınmalıdır. Değer kaybı, bu kriterlere göre serbest piyasa koşullarında ne kadarlık bir azalma olacağının tespiti ile belirlenir.
Uzman bilirkişilerin, talep edilmeyen değer kaybı veya kazanç kaybı kalemlerini kasko poliçesinde özel kloz bulunmadıkça re'sen belirlemesi de talep dışına çıkma yasağı nedeniyle isabetli değildir.
Cismani zarar tazminatı, TBK Madde 54'e göre; tedavi giderleri, kazanç kaybı (geçici iş göremezlik), çalışma gücünün azalmasından doğan kayıplar ve ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıpları kapsar.
Yaralanma sonucu sürekli iş göremezlik (kalıcı sakatlık) tazminatı talep edilmişse, zararın kapsamının belirlenmesi için maluliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi hayati önem taşır. Bu tespitin, sıradan sağlık kurulu raporları ile yapılması yeterli ve denetime elverişli değildir.
Maluliyet oranı, Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi yüksek uzmanlık gerektiren kuruluşlarca yapılmalıdır. Rapor, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan ilgili yönetmelik hükümleri (örneğin Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği) dikkate alınarak hazırlanmak zorundadır. Bu teknik gereklilik, tazminat davalarının sıradan bir hukuk davası olmaktan çıkarak, yüksek düzeyde teknik bilgi ve uzman heyet raporu gerektiren karmaşık bir sürece dönüştüğünü göstermektedir.
Ölümlü trafik kazalarında, ölen kişinin sağlığında destek olduğu kişiler (eş, çocuklar, anne, baba, nişanlı vb.) destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakkına sahiptir.
Destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunan hak sahipleri, ölenin mirasçısı değil, doğrudan zarar gören üçüncü kişi sıfatını taşır. Bu hukuki konumlandırma son derece önemlidir; zira Yargıtay içtihatlarına göre, destek şahsının (ölenin) kazada
tam kusurlu olması dahi, üçüncü kişi konumundaki destekten yoksun kalanların Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı'na karşı ileri süreceği tazminat talebini ortadan kaldırmaz.
Tazminat hesaplaması, ulusal doğum ve ölüm istatistikleri kullanılarak hazırlanan hayat tablosu (örneğin TRH 2010 yaşam tablosu) ve zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarında belirlenen iskonto oranı esas alınarak, genel kabul görmüş aktüerya kurallarına uygun şekilde yapılmalıdır.
Manevi tazminat, TBK Madde 56 (eski BK 47) hükmü uyarınca, trafik kazası sonucu cismani zarara uğrayan veya ölenin yakınlarının duyduğu acı, elem ve ıstırabı kısmen gidermek amacıyla hakime takdir yetkisi ile verilen bir meblağdır.
Hakimin, manevi tazminat miktarını belirlerken takdir yetkisini kullanması gerekir. Bu takdir yetkisi sınırsız olmayıp, hukuki denetime tabidir. Hakim bu takdiri yaparken şu kriterleri esas almalıdır:
Ekonomik Koşullar: Ülkenin genel ekonomik durumu ve paranın satın alma gücü.
Tarafların Durumu: Davacı ve davalının sosyal ve ekonomik durumları (SED).
Kusur Oranı: Kazanın oluşumundaki tarafların kusur durumu.
Olayın Ağırlığı: Kazanın meydana geliş şekli ve yarattığı fiziki/psikolojik etkinin ağırlığı.
Manevi tazminatın temel amacı, zarar görenin manevi huzurunu kısmen iade etmek ve acısını hafifletmek olmalıdır; bu tazminat, kesinlikle zenginleşme aracı olarak kullanılmamalıdır.
Yargıtay, manevi tazminat miktarlarını re'sen denetler. Belirlenen miktarın, olayın ağırlığı, kusur oranları ve davacıların çektiği acı dikkate alındığında oldukça az olduğu tespit edilirse, hükmün bozularak daha yüksek bir manevi tazminat takdir edilmesi gerekebilir. Örneğin, tam kusurlu bir sürücüden kaynaklanan ölümlü kazada anne ve babaya ayrı ayrı hükmedilen 15.000 TL manevi tazminat miktarının oldukça az olduğu yönünde Yargıtay içtihatları mevcuttur.
Trafik kazası davalarında, genel hukuk usul kurallarının yanı sıra, KTK'nın öngördüğü özel dava şartları ve süreler büyük bir hassasiyetle takip edilmelidir.
14/04/2016 tarihinde KTK Madde 97'ye eklenen düzenleme, zorunlu mali sorumluluk sigortacısına karşı dava açmadan önceki süreci bir özel dava şartı haline getirmiştir.
Usul: Zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce, ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması zorunludur.
Süreç ve Sonuç: Sigorta kuruluşu, bu başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamak zorundadır. Eğer sigorta kuruluşu bu süre içinde cevap vermezse veya verilen cevap talebi karşılamadığı yönünde uyuşmazlık yaratırsa, zarar gören ancak bu aşamadan sonra dava açabilir veya Sigortacılık Kanunu çerçevesinde Sigorta Tahkim Komisyonu'na başvurabilir.
Bu özel dava şartının yerine getirilmemesi, davanın usûlden reddedilmesi riskini doğurur. Bu nedenle, dava hazırlığı sürecinde noter kanalıyla yapılacak usulüne uygun yazılı başvuru, hukuki sürecin devamı için zorunlu bir ön koşuldur.
KTK Madde 110 uyarınca, işleteni veya sahibi Devlet ve diğer kamu kuruluşları olan araçların sebebiyet verdiği zararlara ilişkin olanlar dahil, bu Kanundan doğan sorumluluk davaları adli yargıda görülür.
Ancak görevli mahkeme türü, davalı ve tazminat türüne göre değişebilir:
Asliye Hukuk Mahkemesi: Dava değerine bakılmaksızın haksız fiil sorumluluğuna dayanan araç hasarı ve tazminat davalarının önemli bir kısmı burada görülür.
Asliye Ticaret Mahkemesi: Davalı sigorta şirketinin zorunlu sigorta olması nedeniyle, bu tür davaların Asliye Ticaret Mahkemesi'nde (bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemesi'nde Ticaret Mahkemesi sıfatıyla) görülmesi gerekir.
Tüketici Mahkemesi: Kasko sigortası sözleşmelerinden kaynaklanan rücu veya hasar davaları, sigorta poliçesi tüketici işlemi sayıldığı için Tüketici Mahkemesi'nde görülür.
İdare Mahkemesi: Kaza, yol işaretlemesi eksikliği veya hatalı yol yapımı gibi kamu kurumlarının hizmet kusurundan kaynaklanıyorsa, dava idareye karşı tam yargı davası olarak İdare Mahkemesi'nde açılmalıdır.
Genel yetki kuralı (davalının yerleşim yeri) geçerli olmakla birlikte, KTK Madde 110/2, zarar gören lehine seçimlik yetkili mahkemeler tanımıştır:
Sorumluluğa ilişkin davalar;
Sigortacının şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinde,
Kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.
Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, KTK Madde 109'da özel zamanaşımı sürelerine bağlanmıştır:
Öğrenme Tarihi: Zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl.
Mutlak Süre: Her halde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar.
Zamanaşımı süreleri hakkındaki en önemli özel düzenleme, ceza kanunundan kaynaklanır: Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.
Bu kuralın uygulanması için, fail hakkında kesinleşmiş bir ceza davası veya mahkumiyet kararı şartı aranmaz; eylemin, ilgili ceza kanununa göre suç teşkil etmesi yeterlidir. Bu, tek taraflı kazalarda dahi, fiilin taksirle yaralama veya ölüme neden olma suçunu oluşturması halinde ceza zamanaşımı süresinin uygulanabileceği anlamına gelir. Bu durum, zarar görenin hak arama süresini önemli ölçüde uzatabilmekte ve müvekkil haklarının korunmasında kritik bir rol oynamaktadır.
Faiz, temerrüt tarihinden itibaren işlemeye başlar. Temerrüt, davalı tarafın hukuki niteliğine göre farklılık gösterir:
Haksız Fiil Faili (Sürücü/İşleten): Haksız fiillerde temerrüt, ihtar veya başka bir işleme gerek kalmaksızın olay (kaza) tarihinde kendiliğinden doğar. Bu nedenle faiz, kaza tarihinden itibaren hesaplanır.
Sigortacı (ZMSS): Sigortacının temerrüdü özel hükümlere tabidir. KTK Madde 99'a göre, sigortacılar, hak sahibinin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarıyla belirlenen belgeleri ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde ödeme yapmak zorundadırlar. Temerrüt, bu sekiz iş gününün sonunda başlar ve faiz başlangıcı bu tarihtir. Eğer KTK Madde 97 uyarınca usulüne uygun bir yazılı başvuru yapılmamışsa, faiz başlangıcı dava tarihi olarak kabul edilir
Uygulanacak Faiz Türü: Kazaya karışan araç ticari amaçla kullanılıyorsa (örneğin ticari kamyon), Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı'ndan talep edilecek faiz ticari avans faizi olmalıdır. Hususi araçlarda ise
yasal faiz uygulanır.
Trafik kazalarından kaynaklanan davalar, yüzeysel bakıldığında basit bir haksız fiil sorumluluğu gibi görünse de, derinlemesine incelendiğinde Karayolları Trafik Kanunu'nun getirdiği özel hükümler, Türk Borçlar Kanunu'nun tamamlayıcı hükümleri ve yerleşik Yargıtay içtihatları sayesinde oldukça karmaşık ve teknik bir alandır.
Bu karmaşıklık, özellikle hukuki sorumluluğun tehlike esasına dayanmasından, birden fazla sorumlu (işleten, sürücü sigortacı) ve müteselsil sorumluluk avantajından kaynaklanmaktadır. Zarar görenler için bu durum tahsilat güvencesi sağlarken, yasal süreçte dikkat edilmesi gereken kritik eşikler mevcuttur.
Davaların başarısı için üç temel teknik aşamanın eksiksiz yönetilmesi gerekmektedir:
Zorunlu Başvuru ve Temerrüt Süreci: KTK Madde 97 uyarınca sigortacıya yasal süre içinde (15 gün) yazılı başvuru yapılması zorunludur. Faizin başlangıcı (8 iş günü) ve uygulanacak faiz türü (ticari/yasal) doğru tespit edilmelidir.
Kusur ve Zarar Tespiti: Mahkeme, kaza tespit tutanaklarındaki veya ceza dosyalarındaki çelişkili kusur tespitlerini gidermek için Adli Tıp Kurumu (ATK) trafik ihtisas heyeti veya Karayolları Genel Müdürlüğü fen heyeti gibi yüksek uzmanlığa sahip kuruluşlardan rapor almalıdır. Benzer şekilde, cismani zararlar için maluliyet tespiti, ilgili yönetmeliklere uygun olarak (Özürlü sağlık kurulu raporları yerine Çalışma Gücü Yönetmeliği'ne uygun) yapılmalıdır.
Müterafik Kusurun Değerlendirilmesi: Zarar görenin kendi can güvenliğini tehlikeye atan davranışları (kask takmama, ehliyetsiz sürücüye yolcu olma) kusurun değil, zararın artmasına etki eden faktörler olarak (müterafik kusur) değerlendirilir ve tazminattan hakkaniyete uygun indirim yapılır.
Sonuç olarak, trafik kazası tazminat davaları, salt hukuki argümanların ötesinde, aktüeryal hesaplama, tıbbi maluliyet tespiti ve trafik ihtisas raporlarının yorumlanmasını gerektiren özel bir uzmanlık alanıdır. Bu teknik gerekliliklere uyum, davanın doğru bir şekilde sonuçlanması için zorunludur.
Kanunlar ve Yönetmelikler:
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK).
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK).
Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları.
Yüksek Yargı İçtihatları:
Y. 17. HD. ESAS NO: 2017/4127 KARAR NO: 2018/10826 (Gerçek Zarar ve Ekspertiz Raporu).
Y. 17. HD. ESAS NO: 2018/362 KARAR NO: 2018/9373 (Kasko, Kusur Çelişkisi ve İspat Yükü).
Y. 17. HD. ESAS NO: 2015/8316 KARAR NO: 2018/1720 (Müterafik Kusur ve Kask Takmama).
Y. 17. HD. ESAS NO: 2015/5467 KARAR NO: 2017/11085 (Maluliyet Raporu ve Müterafik Kusur).
Y. 17. HD. ESAS NO: 2015/11428 KARAR NO: 2018/5415 (Kaza Tespit Tutanağının Bağlayıcılığı).
Y. 10. HD. E. 2015/22481, K. 2017/13350 (Sigortacı Temerrüdü - 8 İş Günü Kuralı).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu (HGK) Kararları (Manevi Tazminat Kriterleri).
Hukuki Kaynaklar ve Doktrin:
Dırenisa, E. Sigortacıya Dava Açmadan Önce Yazılı Başvuruda Bulunulması Zorunluluğunun (KTK m. 97) Medenî Usûl Hukuku Yönüyle Değerlendirilmesi. İstanbul Hukuk Mecmuası.
GÜNAY, Erhan, Trafik Kazalarından Kaynaklanan Davalar, Seçkin Yayınları, Ankara..
Avukat Baran Doğan Hukuk Yayınları (Zamanaşımı ve Faiz Uygulamaları).
Forensis Hukuk Bürosu (KTK 97).
SEO Anahtar Kelimeler: Trafik Kazası Tazminat Davası, Karayolları Trafik Kanunu, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS), Araç Değer Kaybı Hesaplama, Destekten Yoksun Kalma Tazminatı, Müterafik Kusur, KTK Madde 97 Dava Şartı, İşletenin Hukuki Sorumluluğu, gaziosmanpaşa avukat, aygul hukuk burosu, bayrampaşa avukat, eyüp avukat, şişli avukat, gaziosmanpaşa, bahçelievler avukat, çağlayan adliyesi, gaziosmanpaşa adliyesi, gaziosmanpaşa hukuk adliyesi, istanbul avukat, istanbul adliyesi